Selahattin Demirtaş'ın çok konuşulacak yeni kitabı satışa sunuldu. Demirtaş'ın üçüncü kitabı olan "Leylan" ele aldığı konu ile oldukça dikkat çekiyor. Öte yandan raflarda yerini alan Selahattin Demirtaş'ın Leylan romanı okuru şaşırtacak önemli bir detay da içeriyor. Peki kitapta yer alan o detay ne? İşte detaylar...
Demirtaş |
2016 yılından beri Edirne'de tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, hapishanede de durmuyor. Yaklaşık üç yıllık tutukluluk sürecinde 2 kitap kaleme alan ve cumhurbaşkanı adayı olan Demirtaş, üçüncü kitabını da yayınladı. Daha önce 2 öykü kitabı yazan Selahattin Demirtaş, bu kez bir roman ile okur karşısına çıkıyor. Dipnot Yayınlarından çıkan kitabın ismi ise "Leylan" olarak yaklaşık 2 hafta önce açıklanmıştı. "Bu hayatta her şeyiyle güvenebildiğiniz en az bir kişi olmalı. Yoksa kendinizi hep yalnız hissedersiniz." Demirtaş'ın yeni kitabının tanıtımı bu cümle ile başlıyor. Şu anda dijital satış platformlarında satışta olan Demirtaş'ın Leylan romanı 22 Ocak itibariyle raflarda da yerini almaya başladı. Düzenlemesini Ümit Özger'in gerçekleştirdiği, editörlüğünü ise İbrahim Yıldız'ın üstlendiği Leylan kitabı 300 sayfadan oluşuyor. Demirtaş'ın ilk romanı olan kitap., Dipnot Yayınları tarafından okurla buluşturuluyor. Öte yandan Demirtaş'ın Leylan kitabında görenleri şaşırtan, dikkat çeken bir detay da yer alıyor.
DEMİRTAŞ'IN LEYLAN KİTABINDA QR KODLU SÜRPRİZ!
Teknolojinin gelişmesiyle beraber artık kitaplarda da ufak da olsa yenilikler görmek mümkün. Demirtaş'ın son kitabında da teknolojiden faydalanarak okura küçük bir sürpriz hazırlandı. Satışa sunulan ve sosyal medyada yoğun ilgi gören Leylan romanının bir bölümünde QR kod ile bir şarkı paylaşıldı. Dipnot Yayınlarının Genel Yayın Yönetmeni Emirali Türkmen, yaptığı açıklamada Selahattin Demirtaş'ın yeni kitabı Leylan'da yer alan bir kare kod sayesinde okurlar bir şarkı ile karşılaşacağını belirtti. Herkesin sevdiği bir şarkı olduğunu ifade eden Türkmen, şarkının okuyucu için sürpriz olacağını ifade etti.
Bu arada kısa sürede en çok satan kitaplar arasında yer alan Selahattin Demirtaş'ın Leylan kitabından bir kısım yayınlandı. Okurlar Dipnot Yayınlarının resmi web sitesinden ilgili bölüme ulaşabiliyor. Öte yandan Demirtaş'ın cezaevinde kaleme aldığı üçüncü kitabı Leylan'ın hazırlık süreci boyunca Demirtaş'ın avukatları ve eşi Başak Demirtaş'ın önemli katkıları olduğu açıklandı. Daha önce Demirtaş'ın Devran kitabını da basan Dipnot Yayınlarının Genel Yayın Yönetmeni Emirali Türkmen'in verdiği bilgiye göre, Demirtaş'ın el yazısıyla yazdığı kısımlar eşi ve avukatları tarafından getirildikten sonra dijital ortama aktarıldı. Gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra ise alınan çıktılar Demirtaş'a gönderildi .
Leylan |
İşte Selahattin Demirtaş'ın Leylan kitabının konusu:
"Bu hayatta her şeyiyle güvenebildiğiniz en az bir kişi olmalı. Yoksa kendinizi hep yalnız hissedersiniz. İnsanların çoğu yalnızdır o yüzden, yapayalnız. Yaşananlar kelepir bir hayatın ikinci el versiyonu gibidir. Yaptığınız hiçbir şey size ait değildir, benliğinize, özünüze. Hayatınız, tümüyle güvensiz bir ortamın mecburen size yaptırdıklarından ibarettir.
“Saf çocukluk halinizden geriye yüzünüzde ‘memur gülüşü’, dudaklarınızda ‘gammaz öpüşü’ kalır. Öptüğünüz yer kirlenir, güldüğünüz zaman herkes incinir. Elinizde etrafı yeşil dantelli beyaz bir mendil de yoksa temizleyemezsiniz hiçbir yerinizi.
“Ben Serap’ı böyle sevdim, en saf halimle, uzaktan.”
Yaşadığımız bu kekre, nefes aldırmayan, “tuhaf” dönemin Diyarbakır’da başlayıp İstanbul’a, oradan Zürih’e uzanan ve Nusaybin’de sonlanan hikâyesi... Muktedirlerin kirli sırıtışlarına inat, hülyasının, serabının üzerine titreyen, acısını içinde koyultsa da yalan ve şiddet üzerine kurulu “zulüm makinesini” sabırla, mizahla, yoldaşça dayanışmayla, zekayla maskara eden insanlar.
“Saf çocukluk halinizden geriye yüzünüzde ‘memur gülüşü’, dudaklarınızda ‘gammaz öpüşü’ kalır. Öptüğünüz yer kirlenir, güldüğünüz zaman herkes incinir. Elinizde etrafı yeşil dantelli beyaz bir mendil de yoksa temizleyemezsiniz hiçbir yerinizi.
“Ben Serap’ı böyle sevdim, en saf halimle, uzaktan.”
Yaşadığımız bu kekre, nefes aldırmayan, “tuhaf” dönemin Diyarbakır’da başlayıp İstanbul’a, oradan Zürih’e uzanan ve Nusaybin’de sonlanan hikâyesi... Muktedirlerin kirli sırıtışlarına inat, hülyasının, serabının üzerine titreyen, acısını içinde koyultsa da yalan ve şiddet üzerine kurulu “zulüm makinesini” sabırla, mizahla, yoldaşça dayanışmayla, zekayla maskara eden insanlar.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuz kısa bir süre sonra onaylanacaktır. Yapılan yorumun sorumluluğunu Webmgon kabul etmez.